Müze GAZHANE
- Bilge Yakupoğlu
- 9 Ağu 2021
- 3 dakikada okunur

Türkiye’nin en önemli endüstriyel kültür miraslarından biri olan Kadıköy’deki tarihi Hasanpaşa Gazhanesi, yaklaşık 1.5 yıllık bir çalışmanın ardından İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından “Müze Gazhane” adıyla kültür ve sanat merkezi haline dönüştürülerek hizmete açıldı.
Müze Gazhane’nin açılışını sosyal medya’dan takip ettik ve ilk fırsatta herkes tatildeyken gidip sakin bir gününde görmek istedik.
Bir Perşembe günü, 29 Temmuz müzeye ailecek gittik. Çocukların yaşlarının 6 ve 10 olduğunu belirtmek isterim. Müze Kadıköy Hasanpaşa’da. Ulaştığımızda çok şık bir otopark ile karşılaştık ki sanırım üst kısmı henüz açılmamış bir seyir terasıymış. Müzeye girer girmez ilk dikkatimizi çeken ve müzeyi gezdiğimiz süre boyunca da çok beğendiğimiz heykeller oldu. Heykellerin 565 yıllık Haliç Tersanesi'nde elde edilen materyallerden üretildiklerini öğrendiğimde daha da çok etkilendik.
Tesis 128 yıllık bir geçmişe sahip. 2. Abdülhamit tarafından 1892'de kurdurulan Kadıköy Hasanpaşa Gazhanesi, 1. Dünya Savaşı'na kadar aralıksız havagazı üreterek Anadolu Yakası'nın sahil şeridinin aydınlatılmasını sağlamış. Daha sonra hurda deposu ve çöplük haline gelen tarihi yapı, 1994'te sit alanı ilan edilmiş ve koruma altına alınmış.
Tesisin kültür merkezine dönüştürülmesi için 2014'te İBB tarafından ilk adım atılmış ancak proje tamamlanamamış. Yaklaşık 1.5 yıllık bir çalışmanın ardından 9 Temmuz 2021’de İBB tarafından açılan Hasanpaşa Gazhanesi şimdi iklim ve karikatür müzesi, bilim merkezi, sergi alanları, tiyatrolar, kütüphaneler ve çok hoş sosyal alanlarıyla harika bir mekâna dönüştürülmüş.
Müzeye girince öncelikle çocuklar kütüphaneye girmek istediler. 12.30 da kütüphaneye girip hepimiz bir kaç kitap okumak sureti ile yaklaşık 2 saat sonra ancak kütüphaneden çıkabildik. Tarihi yapının korunması için yıllarca mücadele eden, aynı zamanda gazhanenin bir komşusu da olan, 2018'de hayata gözlerini yuman mimarlık tarihçisi Prof. Afife Batur'un adının bu harika kitaplarla dolu kütüphaneye verilmesi çok değerli bir hareket olmuş.

Kütüphanenin ardından yine çocukların tercihi ile Bilim Müzesine geçtik. Buradan çıkmamız da en az bir saat sürdü sanırım. Tam okul gezisi yapılacak bir müze olmuş. Uygulamalı olarak enerji kaynakları, yararları ve zararları ile kullanabilirliği olan ama Dünya’da veya Türkiye’de maalesef henüz kullanılmayan yenilenebilir enerji kaynakları hakkında bilgilendik. Uygulamalı olması ve müze görevlilerinin içten ilgi ve bilgilendirmesi ile çocuklar ve biz büyükler için de harika bir deneyim oldu.

Buradan sonra İklim Müzesine geçtik. Burası yazıların çokluğu ve uygulamalı bilim müzesi çekiciliğinden sonra çocuklar için çok cezbedici olmasa da ben metinleri okumaya bayıldım ve etkilendim. Çok başarılı bir müze olduğunu düşünüyorum.
Ardından kızlar Beltur Dondurmacısı’nda küçük bir dondurma molası verdiler. Dondurmalar ve mekan güzeldi.
Sonraki durağımız yine hepimizin çok beğendiği Serkan Taycan’ın “Kente Doğru” fotoğraf sergisi oldu. Mutlaka görülmeli.

Ardından kitap satış dükkanına gittik. Tabii ki birer mini kitap aldık ve bazı kitapların ismini kitap listemize ekledik.
Artık çok acıkmıştık. Yorulmuştuk. Buna rağmen kimse mekândan ayrılmak istemiyordu, o yüzden Beltur Restoran’da karnımızı doyurduk. Mekân şık ve yemekler güzeldi.
Yemekten sonra Karikatür Müzesi’ne geçtik. Türk Karikatür Ustaları Özgün Eser Seçkisi ve eski karikatür dergileri ve timeline çok başarılı olmuş.
Ardından kahvelerimizi Beltur Kafe’de aldık. Akşam üzeri olmuş güneş etkisini azaltmış ve tatlı bir esinti çıkmıştı. Hiç birimiz hâlen gitmek istemiyorduk. Kızlar bir kafede oturmaya devam ederken yarım kalan kitaplarını tamamlamak için kütüphaneye gittiler.

Saat 21.00’ da kızların yatma saati çok gecikmesin diye mecburen kalkıp otoparka yürüdük. Zorunluluk olmasa tesis kapanana kadar sıkılmadan oturabilirdik. Hava kararıp binalar ışıklandığında ortam bambaşka güzelleşti.
Tarif etmeye çalıştım, sanırım anlatabildim, harika bir 8,5 saat geçirdik. Hem de nasıl geçtiğini anlamadan.
Tüm binaların içinde eskiye ait bacalar, fırınlar, duvarlar, depolar vb. kalıntıların korunarak restore edilmesi de çok başarılı olmuş. 128 yıl önce Gazhane olarak yapılan bir tesisteki binaların bu denli şık olması da çok etkileyici ve şaşırtıcı.
Bir süredir restorasyona giren Haldun Taner Sahnesi de buraya taşınmış.Belki bir gün bu sahnede bir gösteri de izleriz.

Bunca güzellikden sonra bir konuya değinmek isterim. Müzedeki tuvaletler hiç de çocuk dostu değil. Tezgah haddinden fazla yüksek, sıvı sabun ulaşılabilir değil ve armatürler pandemi döneminde yapılmasına rağmen fotoselli değil. Çocuklarla ziyaret için mutlaka bir çare düşünülmeli. Bir dikkatimizi çeken de restoran masalarında kolonya veya dezenfektan bulunmaması oldu işletme yöneticisine bildirdik, sipariş verildiğini en kısa sürede geleceğini söyleyince iknâ olduk.
Açıkçası kızlar müzenin kütüphanesinde sakin ve huzurlu ortamda, çeşitli ve güzel kitapları okumaktan o kadar zevk aldılar ki bir hafta sonra tekrar gelmek üzere benden söz aldılar. Evet ben de gözüme takılan ve okuyamadığım bir iki kitap görmüştüm, benim de işime gelirdi bu sebeple onları kırmadım bir hafta sonra bir gün öğleden sonramızı kütüphanede 4 saat kitap okuyarak ve ardından dondurmacı ve kafe keyfimizi yaparak geçirdik. Burada da bir önerimiz ilkokul dönemi kitap sayısının biraz daha arttırılması yönünde olacak. Birkaç gidişte küçük kızım kitapları bitirmiş olacak gibi duruyor. Oysa ablasının ve benim okuyacağımız daha bir sürü kitap var.
Biz yine ve memnuniyetle tekrar gideceğiz. İstanbul Büyük Şehir Belediye’sine teşekkür eder, size de bir an önce gitmenizi tavsiye ederiz.




Ne güzel etkinlikler bunlar. Anlatım çok ilginç. Okuyanı cezbediyor. Ama bu arada eksiklikler ve hatalı seçimlere de dokunup yol gösteriyor hem görevlilere hem de yavrulara bilgi veriliyor, örnek olunuyor. Sevdim ben bu bloğu.